1488- İyiliğin Sırrı: Tanrı mı Belirler, Yoksa İyilik mi Öncedir?


Bir zamanlar filozofların zihinlerini meşgul eden derin bir soru vardı: “Acaba bir şey Tanrı istediği için mi iyidir, yoksa o, iyi olduğu için mi Tanrı tarafından buyurulmuştur?”
Bu soru, Platon’un Euthyphron adlı eserinde ortaya çıkmış ve yüzyıllar boyunca düşünürlerin tartıştığı büyük bir felsefi ikilem haline gelmiştir.

İlk görüşe göre bir şey, Tanrı istediği için iyidir. Yani Tanrı’nın iradesi neyi doğru veya yanlış olarak belirlerse, biz de onu öyle kabul ederiz. Bu anlayışa göre ahlakın kaynağı tamamen Tanrı’dır.
Tanrı’nın buyruğu dışında bir iyilik anlayışı olamaz. Ancak bu düşünce, Tanrı’nın dilediği her şeyi “iyi” olarak tanımlayabileceği anlamına da gelebilir. Bu da ahlakın evrenselliğini zayıflatır.

İkinci görüş ise bunun tam tersini savunur: Bir şey iyi olduğu için Tanrı onu buyurur. Yani iyilik Tanrı’dan önce vardır ve Tanrı da zaten iyi olanı ister.
Bu yaklaşım, aklın ve vicdanın da Tanrı’nın rehberliği dışında iyiliği anlayabileceğini söyler. Böylece ahlak yalnızca inanca değil, aynı zamanda insan doğasına da dayanır.
Fakat bu durumda Tanrı’nın mutlak gücü sanki sınırlandırılmış gibi görünür.

Bazı düşünürler bu iki uç noktayı birleştirmeye çalışmıştır. Onlara göre Tanrı ne keyfi davranır ne de dışsal bir yasaya uyar. Çünkü Tanrı’nın özü zaten iyiliktir.
O, iyiliğin kaynağıdır ve bu nedenle Tanrı’nın buyrukları iyi olduğu için değil, Tanrı iyi olduğu için iyidir.

Sonuç olarak bu soru yalnızca bir felsefi tartışma değil, insanın ahlakla olan bağını sorgulatan derin bir düşünme yolculuğudur.
Benim düşünceme göre ise, iyilik Tanrı’nın buyruğundan önce gelir. Tanrı zaten iyi olanı buyurur, çünkü iyilik aklın, vicdanın ve evrenin ortak dilidir.


Adı Soyadı: Ecrin Akyüz
Sınıf / No: 11/B – 1488

Yorumlar

Popüler Yayınlar