1506- Ahmet, kör olduğunu bildiği Mehmet’in...
Bu soruyu cevaplamak için önce başka bir sorum var. Cinayet nedir? Cinayet, tanım olarak, bir kimsenin başka bir kimseyi bilerek öldürmesi eylemidir. Peki, bu durumda Mehmet'i öldüren Ahmet midir? Hukuka göre, “Kişinin yükümlü olduğu bir davranışı yapmaması sonucunda bir başkasının ölümü gerçekleşirse, bu durumda kasten öldürmeden sorumlu olur." Fakat Ahmet'in, Mehmet'e göz kulak olma sorumluluğu var mıdır? Hukuken bu bir cinayet olsa bile, cinayet kötü müdür? Kant'a göre ahlak ödev ve niyetten oluşur. Bir eylemin iyi veya kötü olması kişinin amacı ve evrensel ahlaksal yasaya bağlıdır. Bu görüşe göre Ahmet suçludur, çünkü ödevi olan Mehmet'e yardım etmeyi gerçekleştirmemiş, hatta kötü niyeti sebebiyle bu davranışta bulunmuştur ve Mehmet’in iyiliğini gözetme sorumluluğu vardır.
Aristoteles'in görüşüne göre "erdemli davranışları" (merhamet, cesaret, adalet vb.) yerine getirmek iyi sayılır. Ahmet, bu durumda hem merhametsiz hem de kendi kin duygusuna yenik düşmüştür. Yani bu görüşe göre de Ahmet ahlaki açıdan suçludur. Faydacılık ise en çok sayıda insanın yararını sağlayan eylemleri doğru görür. Ahmet'in bu durumda tepkisiz kalması en çok acıya sebep veren eylemdir, yani bu görüş dahilinde de ahlaki açıdan yanlıştır. Üç görüşü karşılaştırdığımızda neredeyse hepsinin bu olaya yorumu aynıdır: ahlaki açıdan yanlış. Fakat, çoğu filozof ve düşünür evrensel bir ahlaki yasaya inansa da buna karşı duran filozoflar da olmuştur. Protagoras, "insan her şeyin ölçüsüdür" demiştir. İyi ve kötü nihai kanılar değil, göreceli kavramlardır. Ahmet'in yaptığını yargılamak için kültürünü bilmek gerekir, eğer yardımlaşmayı hor gören bir kültürden geliyor ise yaptığı ahlaken doğru veya tarafsızdır. Nietzsche, geleneksel ahlak "zayıfların ahlakıdır," gerçek ahlak ise, güçlülerin kendi değerlerini yaratmasıyla oluşur fikrini benimser. Ona göre; Ahmet'in, Mehmet'e yardım etme zorunluluğu "zayıflar" tarafından baskılanan bir düşüncedir. Yaptığı ne doğru ne de yanlıştır. Nihilizme göre de Ahmet’in tepkisizliği sadece olmuştur, ahlaki açıdan bir yorumu yoktur. Bu görüşlerin Ahmet’in kayıtsızlığına karşı yargılarını karşılaştırdığımızda ise çoğu “ne iyi ne kötü” sonucuna varıyor; çünkü bu görüşlerin ortak noktası, iyi ve kötüyü belirleyen kesin bir yargıç olmamasıdır. Soruya gelecek olursak. Bu bir cinayet midir? Yasal açıdan; Ahmet’in, Mehmet’i koruma sorumluluğu var ise, evet. Eğer böyle bir yükümü yoksa, hayır. Benim sorumun cevabı ise; tarih boyunca sayısız filozof neyin iyi neyin kötü olduğunu tartışmıştır. Cinayet, bazı görüşlere göre kötü, bazıları göre ise tarafsız bir eylemdir. Eğer bu soruya kesin bir cevap bulabilseydik konusu felsefe olmazdı. Burada verilebilecek her cevap da bir başkası tarafından inkâr edilebilir, cevaplar tartışılabilir. Ama ben, kendi düşüncem olarak, evrensel bir ahlak yasasına inanmayan görüşlerle daha çok hemfikirim. Bence ahlak, yüzlerce hatta binlerce yıl boyu gelişen kültüre, çevresel faktörlere, kişinin yaradılışına bağlı, tartışmaya açık ve toplum tarafından inşa edilmiş bir kavramdır. Bu kavramın yapay olması şart olarak onu gereksiz veya kötü yapmaz tabii ki, çünkü ahlak kavramının olmadığı bir dünya kimse için daha iyi olmazdı.
Adı Soyadı: Talha Erincik
Sınıf / No: 11/B – 1506

Yorumlar
Yorum Gönder