589- Vicdanin Sessizliği
Ahmet, kör olduğunu bildiği Mehmet’in bir uçuruma doğru yürüdüğünü görüyor ama ondan hoşlanmadığı için hiçbir şey yapmıyor. Dışarıdan bakıldığında Ahmet hiçbir eylemde bulunmamış gibi görünebilir. Fakat gerçekten “hiçbir şey yapmamak” bu durumda masum kalmak anlamına gelir mi?
İnsan, sadece yaptıklarından değil, yapmadıklarından da sorumludur. Ahlak, yalnızca kötü davranışlardan kaçınmak değil, gerektiğinde doğru olanı yapmayı da gerektirir. Ahmet, Mehmet’i durdurabilirdi. Bunu yapmadığı anda, onun düşmesini engelleyebilecekken sessiz kalmayı seçti. Belki elini bile kıpırdatmadı, ama aslında en büyük kötülüklerden birini işledi: vicdansızca susmayı.
Bu olay bize bir şeyi gösteriyor: Kötülük her zaman aktif bir eylem değildir. Bazen seyirci kalmak da kötülüğün bir parçasıdır. Çünkü susmak, görmezden gelmek, bir anlamda onaylamaktır. Toplumda adaletsizlik, haksızlık veya acı gördüğümüzde sessiz kalmak da benzer bir durumdur. “Ben yapmadım” diyerek sorumluluktan kaçamayız. Aslında insanın ahlaki değeri yalnızca sözlerinde değil, sessiz kaldığı anlarda da ortaya çıkar.
Bu yüzden, Ahmet’in davranışı bir “cinayet” olmasa bile ahlaki bir suçtur. Çünkü insan olmak, başkalarının yaşamına kayıtsız kalmamayı gerektirir. İyilik bazen büyük kahramanlıklarla değil, sadece el uzatmakla, bir kelimeyle, bir uyarıyla başlar.
Sonuç olarak, birini kurtarabilecekken sessiz kalmak, onu itmekle eşdeğer olmasa da vicdani bir suç sayılmalıdır. Gerçek ahlak, sadece kötülük yapmamakta değil; iyiliği yapmayı seçmekte gizlidir.
Adı Soyadı: Beren Kabaklı
Sınıf / No: 11/B – 589

Yorumlar
Yorum Gönder