1386 - “Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar…”
Thomas
Mann’ın Büyülü Dağ adlı romanında geçen “Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi
kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi
çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar…” cümlesi, insanın hayatını tek
başına yaşamadığını anlatır. İnsan çoğu zaman kendi kararlarını verdiğini,
kendi yolunu çizdiğini düşünür. Ancak gerçekte insan, yaşadığı dönemin etkisi
altında kalır. Düşünceleri, korkuları ve beklentileri büyük ölçüde içinde
bulunduğu çağ tarafından şekillenir.
İnsan
doğduğu andan itibaren hazır bir dünyanın içine gelir. Bu dünyada belli
kurallar, değerler ve alışkanlıklar vardır. Kişi bunları kendisi seçmez ama
onlarla yaşamak zorunda kalır. Toplumun doğru ve yanlış anlayışı, başarıya
verdiği anlam, insanların birbirine bakışı bireyin hayatını doğrudan etkiler.
İnsan bunu her zaman fark etmeyebilir; hatta çoğu zaman kendi düşüncelerinin
tamamen kendisine ait olduğunu zanneder. Oysa bu düşünceler, yaşadığı çağın bir
ürünüdür. İnanın doğasında olan uyum sağlama da buna yardımcı olur.
Thomas
Mann’ın söylediği gibi, insan çağını bazen bilinçli olarak yaşar. Örneğin
savaş, salgın veya büyük toplumsal olaylar yaşandığında insanlar bunun
farkındadır ve bu durumların hayatlarını nasıl etkilediğini açıkça
görebilirler. Ancak insan çoğu zaman çağını bilinçsiz olarak yaşar. Günlük
hayatın temposu, teknolojiyle kurulan ilişki, insanların birbirine ayırdığı
zaman gibi unsurlar fark edilmeden bireyin yaşamını belirler. İnsan bu durumu
çoğunlukla normal kabul eder ve sorgulamaz.
Bu noktada
Henry David Thoreau’nun “I wanted to live deliberately” yani “bilinçli yaşamak
istedim” sözü anlam kazanır. Her ne kadar insan yaşadığı çağın etkisinden
tamamen kurtulamasa da, bilinçli yaşamak isteği bireyin bu etkilere karşı durma
çabasını gösterir. Bu çaba, insanın çağından kopması değil; aksine, onun
farkına vararak kendi duruşunu belirlemeye çalışmasıdır.
Bu düşünce,
insanın yalnızlığına da farklı bir bakış açısı sunar. Kişi kendini yalnız
hissettiğinde, yaşadıklarının sadece kendisine ait olduğunu düşünebilir. Ancak
aynı dönemde yaşayan birçok insan benzer sorunlar ve benzer duygularla karşı
karşıyadır. Bu durum, bireyin yaşadıklarının aslında ortak olduğunu gösterir.
İnsan kendi hayatını yaşarken, farkında olmadan başkalarının hayatlarıyla da
benzer bir yol izler.
Aynı zamanda
bu cümle bireye bir sorumluluk da yükler. Eğer insan sadece kendisi için değil,
çağının bir parçası olarak yaşıyorsa, yaptığı her davranış toplumu da etkiler.
Sessiz kalmak, uyum sağlamak ya da tepki göstermek; hepsi bireyin çağla kurduğu
ilişkinin bir sonucudur. İnsan, yaşadığı dönemi sadece izleyen biri değil, aynı
zamanda onu şekillendiren biri olmalıdır.
Sonuç olarak
Thomas Mann’ın bu sözü, insanın kendisini sadece bireysel bir varlık olarak
görmemesi gerektiğini anlatır. İnsan kendi hayatını yaşarken, yaşadığı dönemin
izlerini de taşır. Bu durum bazen insanı sınırlar, bazen de ona yol gösterir.
Ancak değişmeyen gerçek şudur: İnsan, çağından bağımsız değildir. Kendi
hayatını yaşarken, aynı zamanda çağının hayatını da yaşar ancak bunun
farkındalığıyla yaşamak gerekir.
Adı Soyadı: Zeren Yüksek
Sınıf / No: 11/B – 1386


Yorumlar
Yorum Gönder